DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

“Bağışlar ne oldu?” denmesin!…

Yayınlanma Tarihi : Google News
“Bağışlar ne oldu?” denmesin!…

Yürekleri dağlayan 100 yılın felaketi, 10 ilimizin yerle bir olmasına neden olurken, Türk insanı bir kez daha dayanışmanın, yardımseverliğin, kötü günde tek vücut olma gerekliliğini bir kez daha ortaya koymasını bildi.
Çeyrek asrı geçen spor gazeteciliğimde bende apayrı bir yeri olan Antalyaspor’un da o duyarlılık kervanında yer alması ayrı bir gurur vericiydi. “Kırmızı-Beyazlı Yönetim” profesyonel takım otobüsünün önderliğinde afet bölgelerine gönderilen otobüslerle yüreği yaralı depremzedelerimizi Antalya’ya getirdi. Yüzlerce depremzedeye, Antalyaspor’un Döşemealtı’ndaki Atilla Vehbi Konuk Tesisi ve Meltem mahallesindeki Hasan Subaşı Tesislerimiz kapılarını ardına kadar açarak büyük bir dayanışma örneği göstermesi takdire şayandı.
Antalya ve ilçelerindeki turistik tesislerin de 100 yılın faciasına kayıtsız kalmaması ayrı bir güç oldu. Binlerce yatak ve tesisler depremzedelerimizin emirlerine tahsis edildi.
Her kurum, birim ne bileyim şirketler, esnaflar, sivil toplum kuruluşları kendi çaplarında yardım seferberliği ülke sınırlarını da aşarken yurt içi ve yurt dışından yardım kampanyalarıyla insanlar duyarlılıklarını bir kez daha ortaya koydular.
Her şeye eyvallah da, felaketi kendilerine ganimet haline getirmeye çalışan, göçük altındaki insanlarımızın durumlarını alaya alan tüyü bozuklar yok muydu?
“Yardım” bahanesiyle buldukları tır, kamyon yada minibüslerin önlerine koydukları koca koca harflerle yazılmış, “bilmem ne belediyesi yardım aracı” yazılarının önlerinde boy boy resim çektirip sosyal medyada paylaşım yapanlara ne demeli?
Hayrın reklamı mı olur?
Olursa o bağışların hayrı mı kalır?
Ha bu tür çalışmalarda tabi ki niyet önemli de, araçların önünde sıra sıra dizilip pozlar vermek de neyin nesi oluyor anlayabilmiş değilim.
Sorsan, “Bir elin verdiğini diğer el bilmemeli” denir de, denildiğiyle kalır.
Kim reklamı peşinde koşmadı ki?
Sahada olanlara sorun onların görüp yaşadıkları günlere, aylara hatta yıllara bile sığmaz.
İşi daha da ileriye götürüp depremi siyasi ranta dönüştürme zihniyetiyle hareket edenleri de gördük.
İçimiz yanıyor.
Birileri göçük altında ecel terleri dökerken birileri de bozgunculuk, fırsatçılıkla rant peşinde koşuyor.
Ben afet yardımlarının haddinden fazla abartıldığı kanısındayım. Bunun da en büyük örneği afet bölgesinde kilometrelerce oluşan araç kuyruklarıydı. Dilerim Türkiye’nin yanı sıra tüm dünyanın seferber olduğu yardım konusu doğru planlama ve amacına yönelik sistematik dağıtımla gerçekleşir de vatandaşlarımızın acıları bir nebze de olsa hafifler.
Bir kez daha milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımızı şifa dilerim.

BAĞIŞLAR NE OLDU?

Peder kilisede kaybolan, sürekli azalıp duran şaraplardan şüphelenmiş.
Bir gün kilisenin Zangoç’unu yanına çağırmış. İki adım mesafe kala durmuş Zangoç. “Söyle bakalım bu şaraplar nereye gidiyor?”
Zangoç, “Seni duyamıyorum peder” demiş.
Peder şaşırsa da tekrar daha yüksek bir sesle, “Şaraplar diyorum nereye gidiyor sen mi içiyorsun?”
“Hala duyamıyorum peder” demiş Zangoç.
Peder, “İmkânsız, sadece iki adım ötedesin.”
Zangoç; “İstersen yer değiştirelim” demiş.
Yer değiştirdikten sonra Zangoç konuşmaya başlamış. “Peder kiliseye yapılan yardımların harcandığı yerler hakkında şüphelerim var ne diyorsun?”
Peder cevap vermiş. “Çok enteresan gerçekten de ses gelmiyor bu tarafa.”

YORUM YAP