Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Selahattin Kumru, kadınların vücudunda östrojen ve progesteron hormonları arasında hassas bir denge olduğunu ve bu dengenin bozulması durumunda başta rahim duvarı kalınlaşması olmak üzere pek çok hastalığın sebebi olabileceğini belirterek, “Adet kanamasının beklenenden daha uzun sürmesi, menopoz sonrası kanama, düzensiz adet kanaması olanlar, çabuk yorulan ve kansızlığı olanlar hiç vakit kaybetmeden doktora gitmelidirler” dedi.
Çabuk yorulan, kansızlık sorunu yaşayan ve adet döngüsünde anormallik olan kadınlar rahim duvarı kalınlaşması hastalığına yaşıyor olabilir. Uzmanlar, halk arasında rahim duvarı kalınlaşması olarak bilinen Endometrial Hiperplazi olarak bilinen hastalığın tedavi edilmemesi durumunda kansere dönüşebileceğini belirtiliyor.
Adet döngüsü 21 günün altında olan veya üst üste tekrar eden düzensiz adet gören kadınlar için bu durum kanser belirtisi olabilir. Kadın doğum hastalıkları içerisinde en karmaşıklarından biri olan bu hastalık, çoğu kadının düzensizlikleri ve adet döngüsü içerisindeki normal dışı durumları umursamamasından dolayı kansere dönüşmesine neden oluyor. Oysa, erken teşhis ve doğru tedavi ile kadınların kansere yakalanma olasılığı ortadan kalkıyor. Adet kanamaları sırasında her kadının rahim duvarının bir miktar kalınlaştığını ve sonrasında gebelik yok ise rahim duvarının tekrar eski haline dönerek inceldiğini belirten uzmanlar, adet dönemi bittikten sonra duvarın hala kalın olmasının başta kanser olmak üzere birçok riski beraberinde getirdiğini belirtiyor.
Rahim duvarının kalınlaşmasının bölgedeki dokularda kanserojen hücre oluşmasına zemin hazırlayabildiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Selahattin Kumru, rahim duvarı kalınlaşması tespit edilen hastalarda doğru tedavinin uygulanmasının son derece önemli olduğunu hatırlattı.
“Ertelenen tedavi kansere neden olabilir”
Kadınların ağrılı adet, normalden uzun süren adet, kısa aralıklarla adet, eskiye kıyasla kanaması daha çok olan adet görme gibi durumlarda doktora gitmeyi genellikle ertelediklerini belirten Kumru, “Her kadın ortalama 28 günde bir adet kanaması yaşar. Bazı kadınlarda bu döngü daha kısa iken bazı kadınlarda ise daha uzun sürebilir. Hamilelik durumu söz konusu olduğunda ise adet kanaması görülmez. Bu döngü içerisinde herhangi anormal bir durum hissettiklerinde mutlaka bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına gitmeliler. Erken teşhis edilirse tedavisi daha hızlı olabilir. İhmal edilen ve ötelenen tedaviler geç kalındığı için, hastalığın kansere dönüşmesi ihtimali yüksek oluyor. Buna çok dikkat edilmelidir” dedi.
“Çabuk yorulma ve kansızlık”
Prof. Dr. Selahattin Kumru, kadınların vücudunda östrojen ve progesteron hormonları arasında hassas bir denge olduğunu ve bu dengenin bozulması durumunda başta rahim duvarı kalınlaşması olmak üzere pek çok hastalığın sebebi olabileceğini belirterek, kadınların vücutlarındaki normalden farklı olan durumları ciddiye almaları gerektiğini vurguladı. Kumru, “Adet kanamasının beklenenden daha uzun sürmesi, menopoz sonrası kanama, düzensiz adet kanaması olanlar, çabuk yorulan ve kansızlığı olanlar hiç vakit kaybetmeden doktora gitmelidirler” şeklinde konuştu.
“Risk altında olabilir”
Aşırı kilolu kadınlar, menopoz dönemine yakın olanlar, düzensiz adet görenler başta olmak üzere, genetik yatkınlığı olanlar, 35 yaş ve üzerindeki tüm kadınlarda farklı hastalıklara ya da hormonal düzenin bozulmasına bağlı olarak rahim duvarı kalınlaşması görülebildiğini belirten Kumru, erken yaşta adet görenlerin de risk altında olabileceğini belirtti.
“bitkisel tedavilere itibar etmeyin”
Her hastalıkta olduğu gibi rahim duvarı kalınlaşmasında da asıl tedavinin tıbbi yollarla yapıldığının altını çizen Selahattin Kumru, özellikle internet ortamında yayılan bitkisel yollarla rahim içi tedavi yöntemlerine itibar edilmemesi gerektiğini söyledi. Kumru şöyle devam etti: “Hastalarımızdan da sıklıkla duyuyoruz, adet düzensizliğim vardı, şunu kaynatıp içtim daha çok bozuldu gibi. Bir yerde hastalık varsa öncelik tıbbi tedavi yöntemleri olmalıdır. Bitkilerle tedavi ancak tıbbi tedaviyi destekleyici olmalı ve doktorların önerisi ve gözetiminde olmalı. Diğer türlü kalıcı hasarlar bırakabilir. Rahim duvarı kalınlaşması için de tıbbi tedavi gerekir. Hastadan alınan örnek sonrasında yapılan testlerle ortaya çıkan bir hastalık. Tedavisi de hastanın yaşına, hormonal durumuna ve çocuk sahibi olmayı isteyip istememesine bağlı olarak değişiyor. Tüm değişkenleri dikkate alarak, kişiye özel bir tedavi planlıyoruz. Kimse tavsiye ile tedavi uygulamasın. Bu sonu ölümlere gidebilecek bir durum.”