Antalya’da ikamet eden Rus vatandaşı sayısını net ortaya koya bilecek olan bir babayiğit var mı acaba.
O Ruslara Ukraynalılar da dahil. Her ne kadar iki ülke-ki özellikle Rusya kendi çıkarları adına Ukrayna ile savaş halindeyse de.,
Bence yok.
Bizim bürokrat kısmı şaşalı makam odalarından pek çıkmadıkları için halk otobüslerinde neler oluyor, o otobüsleri daha çok kimler kullanıyor emin olun zerre kadar haber sahibi değillerdir.
Antalya’nın eskiden Güzeloba civarı için denirdi, son 4-5 yıldır o benzetmeyi Lara, Konyaaltı’na kaptırdı.
Neyi mi?
“Küçük Moskova” benzetmesini.
Ne olur ya, ne olur o koltuklarınızdan 3 saatliğine kalkıp sırf, “Konyaaltı tarafının son hali nicedir” sorusunun cevabı alabilmek adına her şeyi çıplak gözle görüp yaşasanız?
Elinizde mi kalacak?
Bayram öncesi yine bu köşeden bahsetmiştim, her VS18 ile KL08 hat otobüsünün içerisindeki yolcuların bence %60’ı Rus ya da Ukraynalı. Hatta Suriye ve İran gibi Arap kökenli Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın tabiriyle yerleşik komşularımız.
Rusya dağılmadan önce Kominizim ile yönetiliyordu değil mi?
Ve aynı Rusya kendisinden dağılırken kopan Ukrayna ile neredeyse son 3 aydır savaş halinde.
Ama Antalya’da ben hiç öyle sanmıyorum. Zira iki ülke insanı da aynı dili konuşuyor ya kimin Rus kimin Ukraynalı olduğunu kestirebilmek hemen hemen mümkün değil.
Tıpkı Arapça konuşan ama birisinin İranlı, diğerinin Suriyeli olması gibi.
Benim ülke insanımın yüzde 90’ı, “Mehmetçik” dendi mi neredeyse esas duruşa geçen, Türkiye adına bestelenen türkülere de anında eşlik eder. Herkese göre olmasa da bence böyledir.
Peki Komünist ülkesi dağılan Rus ya da o ülkenin parçacıklarını oluşturup Antalya’da özellikle de Konyaaltı bölgesinde ikamet eden Ukrayna, Gürcistan, Kırkız hatta Türkmenistanlılar bile ne yapıyorlarmış biliyor musunuz?
Çocuklarını öncelikle kendi ortak dili kullanan öğretmenlere emanet etmek başta olmak üzere, kendi aralarında kurdukları WhatsAp guruplarıyla her türlü ihtiyaçlarını da bir birlerine buldukları iş erbaplarıyla gideriyor muş da haberimiz bile yeni oluyor.
Eskiden Polis, Asker ya da bir başka meslek erbabı yıllarca Antalya’da görev yapıp emekli olduktan sonra bu cennet şehrimizde kalırdılardı. Ama onlar pazara gider pazarcı esnafına. Berberlerde, yani her türlü ihtiyaçlarını yerli esnaftan giderir, yaşardı. Şehrin o esnaflarına ekonomik katkı koyarlar, kalan emekli maaşlarıyla geçinmeye çalışırlardı.
Son model arabalar Rus ya da eski Rus kökenlilerde. Berberlerini dahi Watsap haberleşmesiyle ayarlayıp, Döviz alış verişlerini bile kendi vatandaşı aracılığıyla yapıp, yiyecek içecek ihtiyaçlarını yine aynı dili konuştuğu tanıdık Watsap kullanıcılarından çözüyorlar mış.
Çocuklarının bakıcılarını, özel öğretmenlerini, bay ya da bayan berberlerini, su tesisatı yapan, ev boyayıcısından tutun da daha neler neler.
Ben çok düşündüm Liman Mahallesindeki Salı Pazarı’nda meyve fiyatlarının pahalı olmasını. Meğer pazardan genellikle meyve alıyorlarmış, marketlerden de Votka.
Adamlar ellerinden gelse Antalya’da Akaryakıt istasyonu kurup benzin-motorin ihtiyaçlarını da kendi aralarında çözecekler.
Allahtan ki elektrik su faturaları için yapabilecekleri bir şey yok. Doğalgaz mı?
Poşete koyup Rusya’dan getirecek halleri yok ya.
Alın size dünün komünistlerinin yeri geldiğinde nasıl milliyetçi olduklarından küçük bir örnek.
Biraz da, “Böbürlenme ey Türk esnafı, ustası, çalışanı. Bizim de sizlerden aynıları var” demek gibi bir şey oldu ama doğruya doğru değil de ya ne bu?
Komünistin Milliyetçiliği..