Özellikle yazılı basın yazıyor, “Asgari ücretin açıklanmasının hemen sonrasında zincir marketlerdeki fiyat etiketi değişiklikleri dikkat çekti. “
Vatandaşlar da hiç vakit geçirmeden, sosyal medya hesaplarından duruma isyan ediyor.
Veryansın yazılarının haddi hesabı yok.
Ancak şu bir gerçek ki, “Asgari ücretin açıklandığı günün akşamı yine etiketlerle oynandı. Geçmişte ‘Dolar arttı, akaryakıt fiyatları yükseldi’ derlerdi. Şimdi mazeretleri ne?” Vurgulamasına kim, “Kahretsin Allah’ın fırsatçıları” demez.
Ben derim arkadaş.
Hem de aklıma gelen tüm isyankâr sözlerimle.
Asgari ücrete zam geliyorsa sizden alışveriş yapacak olanların sayısı artacak.
Zam yapmayı mı kazanç sayarsınız?
Bir de haberde, “Bir marketin, çalışanlarına 27 Aralık akşamı attığı ‘etiket değiştirme mesaisi’ mesajı da tartışmalara neden oldu demez mi.
Yuh ya.
Bunu da ilk kez duydum
Galiba marketçilikten anlamadığımdan.
Ne demek “Etiket değiştirme mesaisi”?
Nasılsa para kazanacaksınız ya. Mesai ücretlerini de umarım zamlı verirsiniz personellerinize.
Bence o zihniyetlere 17 bin 2 TL’lik ücret işçilere az olmuştur.
Vereceğiniz zamları vatandaşa yapacağınız satışlardan çıkarmayacak mısınız?
Siz kendiniz işçilere 20 şer bin lira açıklaması yapın kazanan yine zincir marketler olmaz da ya kim olur?
Helal olsun Tüketici Federasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu’na. Ağaoğlu etiket uyuşmazlığı konusunda cezaların artırılması yönünde çağrı yaparken vatandaşları da fark ettikleri an şikayette bulunmaları gerektiğini hatırlatmış.
Bu her vatandaşın en asli görevi.
Temmuz’dan bu yana dolarda ki artış yüzde 10 dolaylarında. Oysa temel gıda ve ihtiyaç ürünlerinde ki fiyat artışları yüzde 20 ile 40 aralığında gidiyor.
Bu mu adalet?
Zincir marketlerin gözü her zaman vatandaşın cebindeki parada mı değil mi?
O zaman biz vatandaş olarak bu durum karşısında ne yapıyoruz?
Koca bir hiç.
Haydi gelin. Haftanın bir günü hiçbir markete uğramama geleneği başlatalım.
Var mısınız?
Hazır konumuz marketlerin etiket değişikliğinden bahsetmişken bizzat yaşadığım konuya dikkat çekmek istiyorum.
Antalya’da çorbacı Ali baba restoranı bilmeyen yoktur.
Ben 1980’li yıllarda abonesi oldum. Gariban mekânı olarak bildim hep. Sahiplerinden Ali babadan ismini almış Sabri ile İsmet abi de ortaklarıydı mekanları cennet olsun.
Antalya’nın en ucuz lokantasıdır. Pardon lokantasıydı. Akşamları tereyağlı tavuk ve sahanda yumurtası meşhurun da meşhurudur. Gerçi şimdi işkembe bile var da.
Ağustos sonunda yanlış hatırlamıyorsam 40 TL idi tavuk çorba. Sonra 45 oldu derken 5’er 5’er artırımla 60 TL ye kadar çıktı. Geçen hafta öyleydi derken önceki gün çorba içmeye gittim. İçtim kasaya hesap ödemeye geçip 60 TL atıp kapıdan çıkıyordum ki arkamdan patron Mazlum bağırdı.
“Abi çorba 70 lira oldu.”
Beş beş zam yapılıyordu bu sefer 10 TL. 3.5 ayda eder %90.
Dolara mı endeksli altına mı bağlı bu çiğ tavuk.
Tüp de yerinde sayıyor, pirinç de.
Pardon ya.
Asgari ücret arttı ya!.
Aman ha işçi için bir tabak çorba başına 50 kuruş senden gider batarsın!.
Ne me lazım!.
Ama artık tek favori çorbam tarhana.