Yarın yeni bir ayın yepyeni bir günü ya.,
Yani 1 Şubat.
Yerel seçimlere de kaldı mı tam tamına 2 ay. Seçimin ertesi günü de 1 Nisan.
Dünya şaka günü yani.
O gün için, “Şaka mı ya. Falanca aday, filanca yerde seçimi nasıl kazanır” denecek mi, denmeyecek mi?
Ama o şaka olmayacak, gerçeğin ta kendisi olarak karşımıza çıkacaktır.
Valla eskiden kime ne şaka yaparsak yapalım götürürdü. Şimdilerde insanlar mı dayanıksız oldu, yoksa tahammülsüzlük salgını mı etrafta kol geziyor anlayabilmiş değilim.
İnşallah bu salgının da aşısı bulunur insanlık rahat eder.
Dün bana sordular. Dediler ki, “Farz et ki bugün 1 Nisan. Oturdun gazetenin başına, sür manşetten Antalyalılara şaka yani “Nisan biiiir” yapacaksın. Aklına ilk gelen şey nedir” diye sordular.
Kafam öyle bir karıştı ki, o şaka adı altında yeminle insanların beyin sigortalarını yakarım” dedim.
“At at kalede Yaşar var” cevabı verip, Yaşar abimin de kulaklarını çınlatmazlar mı?
“Haberiniz var mı? Muhittin Böcek’in önceki gün açıklanan adaylığı Parti Meclisi tarafından geri alınmış. Yerine de Cavit Arı aday gösterilmiş” dedim.
Herkesin gözleri bende.
Ben diyeyim 10, siz deyin 14 göz.
Hayretlik içeren yüz ifadeleriyle hepsi bana bakıyordu ki, o an orada ne kadar kalabalık olduğumuzu anlayıverdim.
Ve ekledim.
“Hatta size sabah aldığım en taze haberi vereyim mi? Hakan Tütüncü’nün Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı anketlerden seçim kazanılamaz sonucu çıkınca, Tütüncü’yü Muratpaşa adaylığına kaydırıp, yerine de Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u koymuş” dedim.
“Ben biliyordum ya. Biliyordum Tütüncü ile Büyükşehir’i kazanılmayacağını” diye biri avazı çıktığı kadar bağırmaz mı?
Haydi bekle bekleyebilirsen.
“Şaka len şaka” diye haykırdım kimseden çıt yok.
Yahu biz eski değerlerimizi mi unuttuk ne?
Milletin kılı dahi kıpırdamıyordu.
Dolayısıyla ben şimdiden belirtiyorum ki, 1 Nisan ve bu tür şaka yapmaya kalkanlara sakın kanmayın. Hevesinizin de kursağınızda bırakılmasını kimseye müsaade etmeyin.
Hazır Şubat’a bile bir gün olup, Nisan’ın şaka gününü yakalamışken kimlere şaka yapasım gelmedi ki?
Ama insanoğlunun yaşamı şaka gibi fakat kim farkında? Dönün geriye bakın. Sayın geçen “Asla günleri” demiyorum, “Yılları sayın yılları.”
Nasıl geçti anlatabilecek olan var mı?
Kaybettiğin en yakınını mezara koyalı kaç gün oldu?
Onca yıl geçmiş farkında bile değilsin ama senin için yaşam aynı renkte, aynı süratte ve aynı şekilde devam ediyor mu, etmiyor mu?
Etrafın gülüyor sen belki de farkında olmayarak kahkahalarınla iştirak ediyorsun.
Ama sabah güneş doğuyor. Dondurucu soğuk o güneş sayesinde her yeri hafif hafif ısıtıp, yerini ılımanlığa bırakıyor. Akşam yaklaşıyor. Güneş de bizlerden uzaklaşıp, soğuk tekrar etkisini göstermeye başlıyor.
Her zamanki yaşamın yani sabah kahvaltı, öğlen yemek, akşam desen ona keza. Kısacası ölen öldüğüyle kalıp, insanoğlu için yaşam devam ediyor mu etmiyor mu?
O zaman biz daha neyi anlatıyoruz ki?
Hayat devam etmesine ediyor da, ne yazık ki onu zorlaştırma gayretleri de yine insanlar tarafından insanlarımıza.
Çay kaşığı ile verip, kepçe, kazanlarla geri almaya çalışıyorlar.
Misal.,
Antalya’da raylı sistemin üzerinden geçen bir elektrikli bisikletliyi düşünün. Sen misin geçen al sana 850 TL ceza.
Kaldırımı motorun ile mi kullandın. 980 TL. Yaya geçidinde yaya yol mu vermedin 3 bin kusur TL ceza.
Sıkıysa ödeme.
İşte bu Nisan bir şakası değil.
Ülkemin yani hayatın ne yazık ki gerçekleri.