Ben pandemi sürecini memleketim Ortaca’da geçirdim. Ortaca hakikaten kozmopolit bir yer olmuş fakat, benim memleketim ahde vefayı unutmaz.
Ahde vefa, memlekete yani bulunduğun yere hizmettir.
Ortaca’nın uzantısı Dalyan’dır. Buraya ilk kez gelenlerin, pancar motorların bulunduğu, “Pat, pat” sesleriyle nostalji yaşayarak denize yani Dalyan boğazına ulaşırlar. Ortaca’nın solunda eşsiz sahile sahip Sarıgerme plajı vardır. Köyceğiz gölü sadece 9 kilometredir. Çamur banyosu meşhur.
Gününü geçirmesini bilenler asla sıkılmazlar.
Değişiklik isteyen Dalaman Havaalanının arkasındaki Sarsala plajı ve plajdaki belediye tesislerine de gide bilirler.
2020 yılında ailevi nedenlerden dolayı terk ettiğim Antalya’ya sonradan tanışıp baya baya dost olduğum adam gibi adam Yüksek İnşaat Mühendisi Hasan Barış Barut hoca başta olmak üzere, İş adamı kardeşim Mustafa Yılmaz (Teknikel) Mehmet Tan ve Selamı Şahin’in telkinleriyle geri döndüm.
Döndüm de.,
Aman Allah’ım!..
Antalya ülkenin sıradan illerinden birisi haline dönüşmüş. Dönüştürenler de biz gazeteciler başta olmak üzere herkes tarafından hiçbir şey olmamış gibi geriden geriye izlenmiş.
Bir tane Allah’ın kulu çıkıp, “Hayırdır” dememiş, diyememiş arkadaş.
Neden?
Gerçekten ya neden?
Antalya için yazı yazmaya başlayanların yıllarca ilk sözleri, “Dünya kenti” olmadı mı?
Peki nerede şimdi o kent?
Nerede Antalya ismini yere göğe sığdıramayanlar?
Neyse detaya girmeyeceğim ve buradayız.
Bırakın Antalya’yı zihniyetler bile değişmiş gibi geldi bana. Yoksa bana mı öyle geliyor ne?
“Bu pandemi illeti, insanlığı her yönüyle etkiledi, etkileyeceği kadar” desem abartmış mı olurum?
Pandemiye Rusya-Ukrayna savaşı. Akabinde deprem felaketi derken dünya ekonomisinin dibe vurması eklenince insanları tanı tanıya bilirsen.
2021’de litresi 3-4 liradan satılan oto gaz 2022’de 10-11, 2023 ise 17-18 TL sınırına dayandı. Benzin yada Mazot’u yazayım mı?
Hal bu duruma gidince ne yazık ki fırsatçılara gün doğdu. Doğdu da bu durum hangi yetkili kurumun umurunda. Kim ilgilenir. Vatandaşı nasıl koruyacaklar hiç kimsenin kılının bile kıpırdadığı yok.
Nereye varmaya çalışıyorum?
Bazen elimde olmayarak da olsa düşünüyorum, işin içerisinden çıkabilmek mümkün olmuyor. Antalya’da olduğum dönemlerde Konyaaltı tarafında eskiden arkadaşlarla çilingir sofrası kurar, etrafında da toplanırdık. Şimdi haydi yap yapabilirsen. Bir aylık emekli maaşı bir seferlik masayı karşılarsa finansmancısı ben olmaya razıyım.
Hazır konuyu Konyaaltı’ndan açmışken yine eskiden Konyaaltı denildi mi ilk akla gelen yer Uncalı olurdu. Gerçek adı Uncu Ali‘dir aslında. Ana cadde üzerinde, kent mezarlığı yakınında bir heykeli de vardır Uncu Ali’nin.
Şimdi öyle mi?
Şehir içi ana yolundan Uncalı’ya varıncaya kadar ben diyeyim 10, siz söyleyin en az 20 mahalleden geçmek gerekir.
Konyaaltı dedik mi Hurma, Liman, Bahtılı, Duraliler, Aşşağıkaraman, Çakırlar, Doyran, Geyikbayırı ne bileyim Saklıkent ile Feslikan’dan başka semtler akla gelmez, herkes birbirini tanırdı.
Konyaaltı’nı bir kenara bırakalım, Aksu’dan tutun da, kalan 18 ilçede A ya da B parti fark etmez, bir tane tanınmayan, bilinmeyen aday var mıdır ki?
İnsanlara bu reva mı derken galiba son yıllarda hiç de hak etmediği şeylerle karşılaşıp onlarla baş etme uğraşı veren Antalya’ya reva mı desek sanırım daha doğru söylem olur.