Aşağıdaki yazıyı 7 Mayıs 2012 tarihinde yazmışım. O günlerde de Antalya’nın kanayan yarası haline gelen bazı konulara dikkat çekebilmekti sadece amacım.
Zira 6 Şubat 2023 günü Güneydoğu Anadolu’da yaşanan deprem felaketi bana, defalarca aşağıda anlatacağım konuyu hatırlattı.
Dilerseniz o yazıyı bir kez daha yayınlamak ve varmak istediğim konuya da bu yazıdan sonra değinmek istiyorum.
Buyurun..
AKIBET
Tarih 5 Nisan 2012: “Yağma Hasan’ın Böreği.”
Tarih 6 Nisan 2012: “Kum buhar oldu.”
Tarih 7 Nisan 2012: “Bal tutan parmağını yalıyor.”
Tarih 9 Nisan 2012: “Başka Antalya yok.”
Bunlar, Antalya Akdeniz Manşet’in Büyük Liman’da yapılan dip tarama çalışmalarında çıkartılan binlerce kamyon kumların ne olduğuyla ilgili anonslarının başlıklarıydı.
Tarih 10 Nisan 2012: “Devlet Malı deniz.”
Tarih 11 Nisan 2012: “Hayrına dip temizliği.
Tarih 12 Nisan 2012: “Suçlu ayağa kalk.”
Bunlar da yine, Antalya Akdeniz Manşet’in üç gün boyunca belgeleriyle birlikte verdiği haberleriydi.
Ve aradan tam 1 ay geçti.
Düne kadar en küçük bir olumsuz gelişmeyi dahi ihbar kabul edenler, bu vahim olay için kıllarını dahi kıpırdatmadı.
“Bu dosya tozlanmaz” başlığı altında konu ile ilgili yaptığım yorumların son bölümünde şöyle bir ibare kullanmışım:
“Akdeniz Manşet olarak, öncelikle peşkeşin, ardından büyük rantın döndürüldüğü ve döndürülmeye çalışıldığı Liman dosyası, kumların akıbeti belli oluncaya kadar açık kalmak zorundadır. Bunu yapacak olan veya olanlar da, devletin ilgili kurumlarıdır. Akdeniz Manşet, Liman dosyasını şimdilik kapatıyor. Ama asla tozlandırmayacağız. Zira konan tozları bıkıp, usanmadan sileceğiz. Yeni gelişmeler yada, bizden saklanmış bir şeyler varsa da, haberdar olduğumuz an, siz okurlarımızla üç gündür olduğu gibi, bundan sonra da zevkle paylaşacağız.
Dosyayı öncelikle Antalya Valiliğine, ardından ülkenin savcılarına ve emniyet mensuplarına bırakıyoruz.”
Maalesef bıraktığımızla kalmışız!..
Yazık, günah..
1999 Marmara Depremi’nde özellikle de Yalova’da yıkılan binaların altında kalarak yaşamlarını yitiren binlerce insanın ölüm olayı deniz kumu ile yapılan inşaatlara bağlandı.
Antalya Limanı’ndan çıkartılan binlerce kamyon deniz kumunun akıbetiyle ilgili hiçbir kurum veya kuruluştan en küçük bir açıklama gelmedi.
Kimseye danışmadan, Liman’da dip tarama çalışmaları işini hem de ücretsiz veren kamu kuruluşu yetkililerinden tutun da, o kumların akıbeti ile ilgili takipçisi olması gerekenler, kıllarını dahi kıpırdatmadı.
“Dip tarama çalışmaları eğer ki belediye sınırları içerisindeyse kumlar için gerekeni yapma yetkisi belediyededir. Dışındaysa İl Özel İdare” deniyordu yönetmelikte.
Hangi belediye bugüne kadar ne yaptı?
Port Akdeniz kendi rıhtımı etrafında dip tarama çalışması yaptırıp, o tarihte karşılığında 658 bin TL ödeme yapıyor. 6-7 aylık çalışma süresince bu çalışmadan yüzlerce kamyon kum çıkartıyor.
Akdeniz Manşet’te soruyor: “O kumlar nereye gitti?” diye.
Ve burada ara vermek istiyorum.
Zira eminim birçok kesimde yerel seçimde adayların netleşmemesinden bıkkınlık, ne bileyim siyaset konuşanlarından memnuniyetsizliklerin olduğu kanısındayım.
Hoş.
Kendini darı ambarında görüp aynını göstermeye çalışanlar mı yok.
O nedenle şu deniz kumu meselesine yarın devam edeceğim.