Konyaaltı bölgesi olmazsa olmazlarımdandır. Özellikle Sarısu tarafı. Önceleri daha çok Sarısu sahili idi son zamanlarda mahallesi oldu. Nedeni de yılların dostluğu ilk günkü gibi devam eden Mermer deposu işletmecisi Sefa Meray. Gün geçmiyor kibir araya gelmeyelim, gündem konular ve sıcak gelişmelerle ilgili beraber dertleşmeyelim.
Geçtiğimiz gün de yine o günlerden birisiydi. Telefon açıp, “Ağabey biz arkadaşlarla mangal yapacağız buyur gel” dedi.
Antalya merkezden Konyaaltı’na giderken genelde toplu taşıma araçlarını kullanırım. Davete icabet etmek amacıyla gideceğim yöne giden otobüslerden birisi olan ve ilk gelen KC06’ya bindim. KL08 ve VS18 olsa hiçbir yere uğramadan yani dolaşmadan güzergahını takip ederek direkt Sarısu’daki depolama alanına ulaşır.
Ama KC06 öyle mi?
Yener Ulusoy ve 100. Yıl istikametinden devam edip, Meltem Mahallesinden Akdeniz Üniversite önünden geçip, 5M Migros derken Akdeniz Bulvarı. Boğaçayı güzergâhını geçip Liman mahallesinden Hurma istikametine girer, Sarısu Mahallesinden geçip Sarısu depolama alanında seferi noktalar.
Neden bu kadar güzergâh konusunda detaydan bahsettim?
Öncelikle otobüs yolculuğumda gazeteciliğimizin de verdiği meraktan olsa gerek hep etrafı pür dikkat izleyerek geçiririm. Son bir haftadır dikkatimden kaçmayan görüntüler gözüme çarpmaya başladı.
Gerek Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte, gerekse 11 ilimizi çok ciddi şekilde etkileyen deprem felaketinin ardından tüm Antalya’da özellikle de Konyaaltı bölgesinde satılık ve kiralık ev neredeyse kalmadığı bir gerçekti. Varsa bile istenen astronomik kira bedelleri milleti bezdirmişti. Hatta hal böyle olunca iş yerlerini açmaktan çok açmamayı yeğleyen Emlakçı esnafı da çareyi erken tatile girmekte buldu.
Misal 10 gün öncesine kadar Gürsu, Liman, Hurma ve Sarısu güzergâhlarında balkonlarda asılı, “Satılık” ya da “Kiralık” yazılı afişler tek tüktü. İş yeri açık Emlakçı ofisleri görebilmek de meseleydi. Ama emin olun bir haftadır o tür afiş sayıları öyle ciddi sayıda artmaya başladı ki bu durum benim gözümden kaçmadı. Ve sayılar gittikçe de armaya başladı.
Cuma günü acaba Antalya’nın diğer mahallelerinde durum nasıldır düşüncesiyle Amcam Abdullah Gürhan’a ziyarete gitmeyi bahane ettim.
Kızılarık, Etiler ve Konuksever istikametlerini takip ederken balkonlara ya da evlerin ne bileyim iş yerlerinin camlarına asılı o kadar çok “Satılık-Kiralık” yazıları gözüme çarptı ki, bu durumlar karşısında kim, “Galiba Antalya’da hayat yavaş yavaş normale dönmeye başladı” diye düşünmez?
Ama yalım gücü?
Ya da kiralama?
Bence işte bunların karşılı ortak ve adı da, “Sıkıntı.”
Sıkıntı dedik de Konyaaltı bölgesinde değil göze çarpmak, resmen insanların gözüne sokulan bir gerçek daha var.
Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi’nin Konyaaltı Belediyesi ile ortaklaşa düzenlediği ‘Deprem Konferansı’nda ne demişti?
Kendisi o kadar çok meşgul ve fazla konuşuyor ki o gün ettiği sözü bile unutmuştur.
Ben hatırlatayım.
“Konyaaltı nüfusu artmamalı.”
Benim değil Konyaaltı’nın Belediye Başkanı’nın lafı bu.
Peki sayın Esen, Hurma ve Sarısu tarafında sadece yüksek katlı inşaatların kullanımlarına yarayan asansör sayısının armasının nedeni nedir? Petrol dolum tesislerinin yanındaki 18 katlı inşaat bitti bitecek de, Tahtakale AVM’nin arkalarına konuşlanan o asansörler ve iş makinaları tek yada iki katlı inşaatlar için mi yoksa 10-15 katlı rezidans ismi verilerek satılacak olan gayri menkuller mdir?
O inşaatlara ruhsatları kim verir?
Bakkal mı?
Yoksa, “Konyaaltı’nın nüfusu artmamalı” deyip, lafının ardında durmak yerine. gereğini yapmak adına çok katlı inşaat ruhsatı vermek midir o nüfusun artmamasının karşılığı?