Madem seçim. Ve mademki o seçim ile ilgili herkes belki katkı, belki de köstek olabilmek adına bir şeyler ortaya koyuyor ya da koyma çabası içerisinde.
Bizim neyimiz eksik?
Devam.,
Bilindiği üzerine dün yine bu köşeden 1980 öncesi ile 1980 sonrasındaki farklılıkları parmaklarımızın gidip-geldiğince belirtmeye çalıştım.
Daha çok yaşanmışlıklardan örnek vererek.
Ben bir tarafa yapılan haksızlığa karşı çıktım mı kendi kendimce asli görevim olan gazeteciliğimi yaptım sanıyorum ama birileri lastiğini kendine doğru çekiveriyor ya, ne zaman değişir bu ülke sabit fikirliliği anlayamadım.
“Değişir, değişir” öyle değil mi?
Biz görür müyüz artık bilemiyorum.
1980 öncesinin kemikleşmiş siyasetçileri-ki ben onlara militanları diyorum, şimdilerde masa arkalarında bir araya gelip boy boy resim çekilip, Sosyal Medya’da da paylaşıyorlar ya, bunun adı değişim değil de ya ne?
Onlara sorsanız, “Önümüzde bir seçim var ve onun ittifakı” diyecekler de, züğürt teselliliği.
Öncelikle adama, “Sizin renginiz ne ki ittifakınız olsun” demezler mi?
Yazıya, “Madem” diyerek girdik ya.,
Mademki herkes yaklaşan seçimler öncesi bir takım katkılar koymakla mükellef, çorbada pardon seçimde bizim de laflarımız olsun.
Yıl 1999. Yerel seçimler var ve gündemler hayli yoğun. Dolayısıyla o günlerde Belediye Başkan adaylıklarını açıklayanlardan geçilmiyor.
Avukat Nizamettin Sağır da, “Eski MHP İl Başkanı” sıfatıyla Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı yapacağının haberini saldı.
Biz de gazeteciler olarak MHP’nin eski başkanı acaba hangi belediyeye adaylığını açıklayacak düşüncesiyle cemiyetin yolunu tuttuk..
Bu yazıyı okuyan herkese sormak isterim: Siz benim yerime olsanız ve o basın toplantısı için yola çıksanız, yolda yürürken kafanızdan hangi düşünceler geçirirsiniz?
“Sağır kesin bir yere aday da bunu açıklayacak” diye düşünür müsünüz, düşünmez misiniz?
Ben düşündüm ve bu niyetle 2009’daki basın toplantısına gittim. Bir de ne göreyim? Nizamettin Sağır hiçbir yere aday değil ama, “Menderes Türel şöyle, Menderes Türel böyle.”
O günkü toplantı soru cevaba geçtiğinde kendisine: Önce toplantıya gelirken ne düşünceyle geldiğimi, sonra da, “Sayın Sağır. MHP Genel Merkezi nezdinde kaybolmaya yüz tutan isminizin tekrar gündemde olabilmesi adına mı böyle bir basın toplantısı yapma gereği duydunuz” sorusunu yöneltmiştim de cevabını alamamıştım.
Üç gün önce sosyal medyadan yayınladıkları bir fotoğraf ile altına düştükleri not:
Diğer muhteremin ismi bende kalsın, “Dünün komünisti ile milliyetçisi masa başında buluşmuşlar seçime hazırlar.”
Yazsana oraya yıllar önce günlerce hatta saatler ve saniyelerce bıkıp usanmadan haykırdığın gibi “Faşisti ile birlikteyiz” diye. Para verseler söyler miydin o kişi için geçmişte Milliyetçi hitabını?
Ve Nizamettin Sağır abim 22 Kasım 2017 tarihinde İYİ Parti İl Başkanı oldu. İlk demecinde de, “Mevcut gidişattan memnun olmayan toplumun bütün kesimlerini partimize bekliyoruz.”
Tarih 5 Eylül 2018. İYİ Parti Genel Merkezi’nin çağrısı üzerine Antalya İl Başkanı Nizamettin Sağır ve yönetimi istifa etti.
Yeni bir partide il başkanı olarak 1 yılını dahi dolduramadın ve Genel Merkez tarafından görevden istifa etmen istendi yani diğer anlamda azledildin.
Sen okumuş adamsın be Nizamettin başkan.
İyi de insansın.
Mesela, “Mademki ben bu siyaseti hep elime yüzüme bulaştırıyorum. Bulaştırdıklarını sandıklarım da hala siyaset yapıyor. Ben emekliliğimi ister geçerim” diye hiç mi düşünmezsin?
Senin uğruna kafanı koyduğun ideolojin yıllar sonra bir Komünist ile metezori de olsa bir masa ardında buluşup resim çektirip Sosyal medyaya fit olmak mıdır Allah aşkına?
Kimsenin reklamına kendini alet ettirme abi.